EGD-Temiz enerji-temiz kentler-11.ısınma Kurultayı-Yılmaz parlar

Sıfır Karbona Doğru

Şaşırtıcı bir şekilde, pek çok insan var ki, açıkça karbon ayak izinin yeni bir şey olduğunu düşünüyor. Açıkça görüldüğü üzere, onlarca yıldan beri var olduğunun farkında değiller…
Dünyanın önde gelen çevre ve kalkınma kuruluşlarından bazılarının bu zorlayıcı bilgilendirici raporu, küresel ısınmanın insanların yaşamını, özellikle gelişmekte olan ülkelerde yaşayanları nasıl etkilediğine ve Binyıl Kalkınma Hedeflerine ulaşılmasını nasıl tehdit edebileceğine ilişkin kaygılarını ifade ediyor. 



Artık insan yapımı iklim değişikliğinin gerçek olduğunu ve gezegene ve sakinlerine büyük bir tehdit oluşturduğu, güncel verilerin, 2ºC üzerinde bir ortalama sıcaklık artışının altında kalma şansı olması için 2050 yılına kadar en az % 80 oranında gelişmiş ülkelerde sera gazı emisyonlarının azaltılması gerektiği ortadadır.    

İklim değişikliğinin azaltılması ve hedeflerin ele alınmasının anahtarı farkındalığı artırmak için Başkanlığını Celal Toprak’ın yaptığı Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) medya olarak üzerine düşen görevle 11. Isınma Kurultayını yaptı.  


Küresel ısınmaya ilişkin ulusal ve uluslararası araştırma verilerinden yola çıkarak, genel çevre hedefleri için sağlam farkındalık ve destek, küresel ısınma konusunda farkındalık, “Temiz Şehirler” koalisyonların olmasına anahtarlık ediyor. 
Küresel ısınmanın dünya genelinde endişe yaratmasına rağmen, duyarlılık için soluksuz topluma sorumluluk projesi adına çalışmalarını sürdürüyor. Tüm öğeleri bir çatı altında topluyor.
Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) 29 Kasım 2019 Cuma günü İzmir Alsancak’ta bulunan Tarihi Havagazı Fabrikası Kültür Merkezi’nde “Temiz Enerji Temiz Kentler” konulu  11’inci Küresel Isınma Kurultayı’nı gerçekleştirdi.


Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Başkanı ve TGRT Haber Ekonomi Haberleri Müdürü Celal Toprak özetle "Burada temel hedefimiz; farklı kesimleri bir araya getirip bu konu hakkındaki görüşlerini birbirlerine aktarmalarını sağlamak. Bunun içinde medya, iş dünyası ve yerel yönetimler var. Bugün geldiğimiz nokta itibariyle baktığımızda iklim değişikliği konusunda bir bilinç oluşmaya başladı " sözlerinden sonra  Kurultay’ın açılışı için İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’ı kürsüye davet etdi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, "İklim değişikliği ve doğal afetlerden en çok etkilenecek şehirlerden birisi İzmir. Ancak İzmir, seragazı emisyonunu 2030 yılına kadar yüzde 40 oranında azaltacak" dedi. 


Başkan Soyer, temiz bir gelecek ve temiz bir İzmir için, güneş enerjisinden elektrik üretimini artırmanın kendileri için bir öncelik olduğunu ve  "2020 yılına kadar seragazı emisyonunu yüzde 20 oranında azaltma taahhüdümüzü, İklim ve Enerji İçin Başkanlar Sözleşmesi ile 2030 yılına kadar yüzde 40 oranında azaltacak şekilde yeniledik. ESHOT'un Buca'daki atölye binalarında, bu otobüslerin elektrik ihtiyacını karşılamak için güneş enerjisi santrali kurduk. 'İzmir'i demir ağlarla örüyoruz' dememizin en temel nedeni de bu. Sağlıklı, güvenilir ve daha temiz bir ulaşım sistemini İzmir'de hakim kılıyoruz" açıklamalarında bulundu.
Küresel Isınma Kurultay Komitesi adına Ali Haydar Bozkurt ve EBSO Başkanı Ender Yorgancılar görüş bildirdiler.

Temiz Enerji Temiz Kentler başlığı ile yapılan Küresel Isınma Kurultayı’nın ilk oturumunda Mehmet Aktaş’ın (Yaşar Holding Yönetim Kurulu üyesi - İcra Başkanı) moderatörlüğünde gazeteciler konuşmalarını yaptı.


Programın ikinci oturumunda, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı ve EGD İzmir Temsilcisi Dilek Gappi'nin moderatörlüğünde ekonomi dünyası görüşlerini açıkladı.
Toplantının son oturumu Moderatörü Celal Toprak soru cevap şeklinde hiperaktif bir panel yönetdi. Urla Belediye Başkanı Burak Oğuz, Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, EGD Yüksek İstişare Kurulu üyesi Servet Yıldırım ve Prof. Dr. Şevkinaz Gümüşoğlu katılımıyla yerel yönetimin bakışı değerlendirildi. 

Urla Belediye Başkanı Burak Oğuz “Biyoev Projesiyle” Türkiye’ye örnek olmaya hazırlanıyoruz” dedi

Başkan Oğuz “Urla, tarihi ve doğası ile Türkiye’nin gözde ilçelerinden biri. Konumu, yenilenebilir enerji için çok elverişli. İlçemiz, hem Güneş hem de Rüzgâr enerjisiyle, temiz enerji üretiminde yüksek bir potansiyele sahip. Bölgemizde yenilenebilir enerji üretimi yapılıyor. Yenilenebilir enerji üretimlerini hayata geçirirken doğanın, ekosistemin ve habitatın zarar görmemesi adına çalışmaları titizlikle takip ediyoruz”şeklinde özetledi.

Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay İlçelerinde yaptığı projeleri anlatdı. Yeşil temiz bir Karşıyaka yaratma yolunda çalışmalarını sürdürdüklerini dile getirdi.

Başkanlığını Murat Kalsın’ın yaptığı merkezi İstanbul’da bulunan Enerji verimliği Yönetim Kurul üyesi Berna Meriç ile yaptığımız söyleşide çalışmaları hakkında sorumuza amaclarının enerjinin etkin ve verimli kullanılabilmesi için farkındalık oluşturmak, ayrıca bilimsel ve teknik araştırmalar yaptırmak ve sonuçlarını kamu kuruluşları ve vatandaşlar ile paylaşarak verimliliği arttırmak, dünyanın en büyük 10 ekonomisi olma yolunda ilerleyen ülkemizde, enerji verimliliği bilincini bütün topluma kazandırmış lider bir sivil toplum kuruluşu olmak olduğunu söyledi.

klim değişikliği içinde  “Bilindiği üzere iklim değişikliğini tetikleyen en büyük etken, enerjinin üretim ve tüketim aşamalarında atmosfere salınan sera gazlarıdır. Oysa enerji verimliliği, “en çevreci ve ucuz kaynak enerji kaynağıdır.. Dernek olarak tüm çalışmalarımızı, ülkemiz ve dünyamızın geleceğini korumak, daha temiz, çevreci ve yerli enerjiyi kullanmayı sağlamak vizyonuyla sürdürüyoruz.”şeklinde paylaştı
Kurultay ödül töreniyle son buldu.

yilmazparlar@yahoo.com


10.Bogaziçi zirvesi-Yeni Bir Dünya Düzenine Doğru-Yılmaz Parlar


Yeni Dünya Düzeni


Yönetim Kurul Başkanlığını Cengiz Özgencil’in yaptığı, Uluslararası İletişim Platformu (UİP-ICP) tarafından, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayesinde düzenlenen, Boğaziçi Zirvesi, 27-29 Kasım tarihleri ​​arasında "Yeni Bir Dünya Düzenine Doğru" temasıyla gerçekleşen Zirve 26 kasım 2019 Salı akşamı, Başkanlığını İsmail Gülle’nin yaptığı TİM evsahipliğinde Çırağan Palace Kempinski Hotelde Gala yemeğiyle başladı.


Gala yemeğine eski Almanya Devlet Başkanı Christian Wulff, eski İspanya Başbakanı Rodriguez Zapatero, (KKTC) Başbakan Ersin Tatar, Mobius Capital Partners'ın kurucusu Mark Mobius ile Bluebay Varlık Yönetimi Stratejisti Tim Ash başda olaml üzere Ülke diplomatları, Üst düzey Türk ve yabancı yetkililer, üst düzey iş adamları, akademisyenler ve uzmanlar, seçkin elit davetli grup katıldı.

90 ülkeden yaklaşık 3.000 kişinin katıldığı, zirve açılış konuşmalarında önemli mesajlar yer aldı. Almanya eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff, Mobius Capital Partners'ın kurucusu Mark Mobius'un de bulunduğu çoğunluğu yabancı devlet adamları, akademisyenler, bürokratlar ve iş insanlarından oluşan 130'dan fazla konuşmacı yer aldığı 32 panelde görüşler paylaşıldı. 


ICP'nin kurucusu Cengiz Özgençil, etkinliğin yenilikçi fikirler üretmeyi hedeflediğini, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Güllü, Türkiye'nin Asya, Körfez Bölgesi, Afrika ve Avrupa'yı kara ve deniz ağı ile birleştirmeyi hedefleyen Çin'in One Belt One Road projesinde önemli bir durak haline geldiğini söyledi rotaları. İlk yük treninin Kasım ayının başında Türkiye üzerinden kesintisiz bir şekilde Türkiye'den Çekya'ya gittiğinin bir kilometre taşı olduğunu söyledi.




Eski İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero İstanbul'daki 10. Boğaziçi Zirvesi'ne yaptığı açıklamada, Türk halkının bazı hayal kırıklıkları yaşadığını, ancak AB'ye daha yakın olmaları gerektiğini söyledi.


Jose Luis Rodriguez Zapatero "Türkiye önemli bir güç ve batı ile doğuyu bir araya getirme kapasitesi yüksek" dedi.


Yetkili, tüm ülkelerin barışa çözüm bulmak için çaba sarf etmeleri gerektiğini ve küresel güçlerin mevcut durumlarının endişe verici olduğunu belirtti.

 Rodriguez Zapatero "Tüm ülkeler gibi nükleer silahlanmaya karşı direnmeliyiz, şansımızı alamayız" dedi.



Doğu ve batının dengeli olması gerektiğini söyleyerek, G20 ve Boğaz gibi zirvelerin bu süreçte olumlu bir adım ve Teknoloji, iletişim ve ulaşım araçlarındaki gelişmeler kalkınma için önemli kaldıraçlar olduğunu belirtti.


 (KKTC) Başbakan Ersin Tatar, "Türkiye, Doğu Akdeniz’de hak sahibi, tüm devletin evrensel yasaya göre hakları var. Bu gerçekleri yeni dünya düzeninde barış ve istikrar için kabul etmemiz gerekiyor. Aksi takdirde dengesizlik olabilir" dedi.




Kıbrıs'ın kaynaklarının Güney ile Kuzey arasında eşit olarak bölünmesi gerektiğini belirten Tatar, bu faaliyetleri birlikte düzenlemek için bir Kıbrıs Türk komitesinin örgütlenmesi gerektiğini söyledi. Tatar, Türkiye dünya için bizim için önemli bir ülke. Bütün dünya mülteci meselesinde gördü. Türkiye 40 milyar dolar harcadı. Barış, istikrar ve sürdürülebilirlik istenirse ülkeler Daha anlayışlı ve özenli olması gerekiyor: Büyük liderler, ülkeler, daha güçlü insanlar adil bir dünya yaratılmasında etkili olacağının daha fazla anlaşılması gerekir Ar Tatar, envanter çalışmalarının Maraş'ta devam ettiği bilgisini paylaştı.


TİM Başkanı İsmail Gülle, Boğaziçi Zirvesi kapsamında bugüne kadar 2,2 milyar dolarlık anlaşma imzalandığı bilgisini verdi."Zirve, coğrafyamızın geleceği adına büyük değer oluşturuyor. Devlet başkanlarından bakanlara kadar, Avrasya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgelerinin neredeyse tamamını temsil eden üst düzey konuşmacılarımız, zirvemize vizyon katarken, bölgemizin geleceğine yön veriyor" dedi.




TİM Başkanı Gülle, "2020 yılına doğru, küresel hacmi 1 trilyon dolara dayanan e-ticaret sektöründe, İstanbul Yeni Havalimanı sunduğu lojistik imkanlarla büyük bir konuma sahip olacak. Bakü-Tiflis-Kars Hattı ile birlikte, İpek Yolu tekrar hayata dönmüştü. Geçtiğimiz günlerde, Çin'den yola çıkan ilk yük treni Chang'an'ın, iki kıtayı birbirine bağlayan Marmaray'dan geçerek Avrupa'ya doğru yoluna devam etmesi, demiryolu yük taşımacılığında da tarihi bir dönüm noktası oldu" açıklamalarında bulundu.


Gülle, Akdeniz'de, Ortadoğu'da ve Kafkasya bölgelerinde, enerji alanında yapılan atılımların,Türkiye'nin enerji koridoru olması anlamında da bir çok fırsatı da beraberinde getirdiğine dikkat çekti."Enerji ve lojistik ile sağlanan imkanlar, diğer sektörlere de yatırım olarak dönüşüyor.Savunma ve teknolojide gerçekleştirdiğimiz,milli teknoloji hamlemizde bunu görüyoruz. Eğitim, sağlık, eğlence ve turizm başta olmak üzere, hizmet ihracatı gücümüzün artmasıyla 50 milyar dolara yaklaşmasında da bu olumlu gelişmeyi görüyoruz. 2018 yılı itibariyle, dünyanın en fazla turist çeken 6'ıncı ülkesi konumundayız. Yıllık ortalama 550 bin yabancı hasta, ülkemizi sağlık imkanlarından faydalanmak adına ziyaret ederken, 182 ülkeden 40 bin üzerinde yabancı öğrencimiz ise, üniversitelerimizde eğitim görüyor" ifadelerinde bulundu. Zirve panellerle devam etdi.


yilmazparlar@yahoo.com

Altın Koza 2019-Kısa Film Atölyesi-Yılmaz Parlar

Mükemmel Yönetmen Nasıl?

Mükemmel Yönetmen Nasıl?


Ustalığın sırları, Altın Koza Kısa Film Atölyesinde ortaya çıkarıldı.

Herhangi bir film, betiğin belirli film dilinde ifade edilmesi gereken bir fikirle başlar. Bir senaryoyu okumayı, anlamayı ve görselleştirmeyi öğrenmek bir yönetmen için vazgeçilmez bir niteliktir.
23-29 Eylül 2019  tarihleri arasında gerçekleştirilen 26. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali kapsamında, yönetmen ve senarist Işıl Özgentürk yönetiminde düzenlenen Kısa Film Atölyesinde; Ödüllü yönetmen Kıvanç Sezer mükemmel bir senaryonun ve yönetmenliğin sırlarını paylaştı.




Atölye çalışmasının teorik kısmında özet olarak; Verdikleri Genç Yönetmenler için tavsiyeleri arasında; Her projenin pratik olduğunu, bir kamera alıp çekime başlamaktan korkmamak gerektiği, senaryo ile acımasız olmayı, çekimi planlama için fazla zamanlamayı, bir ekiple nasıl çalışılacağını öğrenmeyi, her yerden öğrenebileceğini, festival gönderileri, film festivallerine katılma yer aldı. Kendinizi tanıtmanın iyi bir yolu bir film festivaline katılmak. Yer aldı.




Yönetmen, film yapımcılığındaki tüm çekim sürecinin dayandığı bir kişidir. Filmde aktörlerin, kameramanların, ses mühendislerinin, kıyafetcilerin, makyaj sanatçılarının, editörlerin ve diğer tüm katılımcıların çalışmalarını organize eder. Tek başına, nihayetinde, nihai üründen - başarısı veya yankılanan bir başarısızlıktan sorumludur. Bu yüzden sinemaya aşık olan birçok insanın yönetmen olma hayali - bu, tüm film endüstrisindeki en sorumlu, prestijli ve ilginç meslek. Yeteneklere ve yaratıcı vizyona ek olarak, iyi bir yönetmen yaşam tecrübesini ve vizyonunun genişliğini sete katar ve yeteneklerini geliştirir.



Oyuncular, yönetmenin ana aracıdır. Tüm filmin başarısı, onlarla ne kadar iyi bağlantı kurabileceğinize bağlıdır. Konuşmacıyı anlamanın en iyi yolu derisine girmektir. Kısa oyunculuk dersleri, retorik dersler veya en azından amatör bir tiyatro grubuna gidin. Her durumda, oyunculuk becerileri günlük yaşamda sizin için kullanışlı olacak ve sette onlarsız yapamazsınız.
Aynı kamera çalışması, ses mühendisliği ve kurgu için de geçerlidir. Neyin mümkün olduğunu anlamak ve bu araç setini en iyi şekilde kullanmayı öğrenmek için bu alanlarda en az asgari becerilere ihtiyacınız olacak.



Senaryo hakkında; Harika bir fikir geliştirme ve senaryo yazımın   üretileceği, harika bir fikirden yola çıkmak. Film yapımcılarının Film Komut Dosyası yazımında neler aradığını anlamak. Senaryo senaryosunu doğru formatta düzenlemek nasıl bir film senaryosu yazılacağını öğrenmek. Hareket yapısını film senaryosu yazmaya nasıl uygulanır. Film senaryosu yazma örnekleri nasıl analiz edileceğini bilmek, Senaryo yazımında yardımcı olacak çevrimiçi araçlar nasıl kullanılacağı gibi konular açıklandı.



 Uygulamalı çalışmada Yönetmen ve senarist Işıl Özgentürk’ün ışık tuttuğu senaryo yazıldı. Sinema film çekimine başlandı. Tüm film ekibi ve oyuncular oluşturuldu. Belediye kültür merkezi parkında çekimler yapıldı. Tüm oyunculer ve tüm çekim ekibi üstün performans gösterdiler. Sinemanın geleceğinin meşalesinin devamlı yanacağının umudunu verdiler.
yilmazparlar@yahoo.com  
Ustalığın sırları, Altın Koza Kısa Film Atölyesinde ortaya çıkarıldı.

Herhangi bir film, betiğin belirli film dilinde ifade edilmesi gereken bir fikirle başlar. Bir senaryoyu okumayı, anlamayı ve görselleştirmeyi öğrenmek bir yönetmen için vazgeçilmez bir niteliktir.
23-29 Eylül 2019  tarihleri arasında gerçekleştirilen 26. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali kapsamında, yönetmen ve senarist Işıl Özgentürk yönetiminde düzenlenen Kısa Film Atölyesinde; Ödüllü yönetmen Kıvanç Sezer mükemmel bir senaryonun ve yönetmenliğin sırlarını paylaştı.




Atölye çalışmasının teorik kısmında özet olarak; Verdikleri Genç Yönetmenler için tavsiyeleri arasında; Her projenin pratik olduğunu, bir kamera alıp çekime başlamaktan korkmamak gerektiği, senaryo ile acımasız olmayı, çekimi planlama için fazla zamanlamayı, bir ekiple nasıl çalışılacağını öğrenmeyi, her yerden öğrenebileceğini, festival gönderileri, film festivallerine katılma yer aldı. Kendinizi tanıtmanın iyi bir yolu bir film festivaline katılmak. Yer aldı.




Yönetmen, film yapımcılığındaki tüm çekim sürecinin dayandığı bir kişidir. Filmde aktörlerin, kameramanların, ses mühendislerinin, kıyafetcilerin, makyaj sanatçılarının, editörlerin ve diğer tüm katılımcıların çalışmalarını organize eder. Tek başına, nihayetinde, nihai üründen - başarısı veya yankılanan bir başarısızlıktan sorumludur. Bu yüzden sinemaya aşık olan birçok insanın yönetmen olma hayali - bu, tüm film endüstrisindeki en sorumlu, prestijli ve ilginç meslek. Yeteneklere ve yaratıcı vizyona ek olarak, iyi bir yönetmen yaşam tecrübesini ve vizyonunun genişliğini sete katar ve yeteneklerini geliştirir.



Oyuncular, yönetmenin ana aracıdır. Tüm filmin başarısı, onlarla ne kadar iyi bağlantı kurabileceğinize bağlıdır. Konuşmacıyı anlamanın en iyi yolu derisine girmektir. Kısa oyunculuk dersleri, retorik dersler veya en azından amatör bir tiyatro grubuna gidin. Her durumda, oyunculuk becerileri günlük yaşamda sizin için kullanışlı olacak ve sette onlarsız yapamazsınız.
Aynı kamera çalışması, ses mühendisliği ve kurgu için de geçerlidir. Neyin mümkün olduğunu anlamak ve bu araç setini en iyi şekilde kullanmayı öğrenmek için bu alanlarda en az asgari becerilere ihtiyacınız olacak.



Senaryo hakkında; Harika bir fikir geliştirme ve senaryo yazımın   üretileceği, harika bir fikirden yola çıkmak. Film yapımcılarının Film Komut Dosyası yazımında neler aradığını anlamak. Senaryo senaryosunu doğru formatta düzenlemek nasıl bir film senaryosu yazılacağını öğrenmek. Hareket yapısını film senaryosu yazmaya nasıl uygulanır. Film senaryosu yazma örnekleri nasıl analiz edileceğini bilmek, Senaryo yazımında yardımcı olacak çevrimiçi araçlar nasıl kullanılacağı gibi konular açıklandı.



 Uygulamalı çalışmada Yönetmen ve senarist Işıl Özgentürk’ün ışık tuttuğu senaryo yazıldı. Sinema film çekimine başlandı. Tüm film ekibi ve oyuncular oluşturuldu. Belediye kültür merkezi parkında çekimler yapıldı. Tüm oyunculer ve tüm çekim ekibi üstün performans gösterdiler. Sinemanın geleceğinin meşalesinin devamlı yanacağının umudunu verdiler.
yilmazparlar@yahoo.com  

SKAL International İstanbul Kulübü.-The Marmara Pera Hotel Shall We-30 Eylül 2019 Yılmaz Parlar

SKAL’da İran Turizmi

Başkanlığını Ata Eremsoy’un yaptığı, SKAL International İstanbul Kulübü, geleneksel aylık toplantısını ekim ayı içinde planlarken, 30 Eylül 2019 Pazartesi günü The Marmara Pera Hotel Shall We’de Otel Müdürü Volkan Öksüz’ün ev sahipliğinde “Happy Hour” teması ile sezona merhaba dedi.


Yaz sezonu Turizmin konuşulduğu toplantıya, SKAL İnternational İstanbul kulübü Başkanı Ata Eremsoy, SKAL İstanbul Kulübü As Başkan Ayşe Önen, Yönetim kurul üyeleri, Selma Tatar, Mustafa Devrim Yalçın, Meltem tepeler, SKAL İstanbul Kulübü geçen dönem Başkanı Emirates Airline Türkiye Genel Müdürü Bahar Birinci, ve Sadettin Bülbül, Mariott Hoteller Türkiye Satış Direktörü Seyhan Ayel Girit, Başda olmak üzere, SKAL İstanbul Kulübü üyeleri, turizm üst düzey temsilcileri ve turizm dünyasının seçkin isimleri katıldılar.

SKAL İnternational İstanbul kulübü Yönetim kurul Başkanı Ata Eremsoy The Marmara Pera Hotel Müdürü Volkan Öksüz’e katkılarından dolayı kısa konuşma yaparak Kulübün plaketini takdim etdi.    SKAL geleneksel toast ritüeli, SKAL İstanbul Kulübü As Başkan Ayşe Önen tarafından Türkçe ve isponyolca olarak yapıldı.

İran’lı turizm temsilci dostlarımızla yaptığımız sohbetde; Harcama eğilimli İranlı turistler için İstanbul, İranlıların rüyası cenneti olduğunu söylediler.
İranlı dostlarımız, tarihi  mekanlara ve doğal  güzellikler sahip Ülkemizin Tarihsel geçmişi, süreğen toplumsal kültürel hayattaki sürekli canlılık  özellikleri ile İranlı turistlerin merak duygularını tatmin eden onların ilgi ve beğenisini kazandığını bize aktarıyorlar.

Ülkemizi, İranlı turistlerin kendi zevk anlayışına ve gezi programına uygun yerleri rahatlıkla bulma şansına sahip olduklarından tercih etdiklerini, güler yüzlü ve misafirperver olduğumuzu, tarihimizin çeşitli devrelerinden kalan zengin tarihi eserleri ile uyum gösteren dini ve kültürel mirasların yer aldığı şehirlerin antik uygarlığının izlerini taşıyan diğer bölgelerdeki mevcut antik eserlerin ilgilerini çekdiklerini açıkladılar.



Türkiye, turistleri çeken ülkeler arasında dünyada 5. sırada olan Türkiye'nin turizm sektörü, popüler büyüyen endüstrilerden biridir

Karadeniz'den Güney'in görkemli dağlarına kadar uzanan eşsiz kumsallarda ve Anadolu'da bulunan tarihi mekanlarda dört güzel mevsim yaşanmaktadır.



Her yıl pek çok yabancı turist, Türkiye'yi tüm aile bütçelerine uygun olanaklar ve turizm olduğu için tatillerini geçirmek ve geçirmek için diğer ülkelere tercih ediyor. Üst düzey lüksden orta gelirli insanlar için düşük maliyetli yerlere. Bu yüzden Türkiye'de çok fazla hayranı var.

Çoğu İranlı turist, dünya çapındaki itibarı nedeniyle her yıl farklı ülkelerden milyonlarca turisti çeken İstanbul’a, Antalya, Van ve İzmir şehirlerine seyahat etmeyi tercih ediyor. İstanbul, Antalya, kendine özgü doğası gereği, bir sahil kasabasında sakin bir tatil arayan turistleri kendine çekiyor.  Elbetde, siyasi dalgalanmaların genel olarak turizm endüstrisine etkisi var.

yilmazparlar@yahoo.com

Midyat Festival Perde Arkası-Yılmaz Parlar

Midyat Festival Perde Arkası

Festivaller Proliferatif mi yoksa gelişen mi?

2. düzenlenen festivalde, hedef Midyat yaratıcıların çok yönlü yeteneklerini keşfetmek ve vurgulamak ve tarihsel olarak yine yöreye ve tüm topluma kazandırmak.




Festival boyunca, yerel toplumun sahip olduğu işletmelerin yanı sıra çeşitli kültürel ifadelerini gösteren aktivasyon içeren bir zanaat ve gıda pazarına sahip olmayı hedefliyen organizasyon iyi niyetiyle bir festivale imza atdı.





Konfetiyle açılan, görkemli havaii fişek gösterimiyle noktalanan, akşamları zengin repertuarlı her kültürün kendine has özelliklerini içeren müzik şöleninine dönüşen festival, inanılmaz yüksek seviyede katılımıyla halkın yoğun ilgisi, yerinde bir organizasyon olduğunun ve başarısının göstergesiydi.





Sanat festivallerinin değişen rolü, kent turizmi ve kültür politikası

Sanat festivalleri kültür politikasıyla kent turizminde gelişme gösterirken, daha dengeli politika yaklaşımlarına doğru istikametini belirler.




Bu nedenle Midyat Kültür sanat festivali üzerindeki kadim medeniyetlerin zengin mirasını ve kültürel katkılarını onurlandıran bir kutlama oldu. 





Bir dizi neoliberal, kültür öncülüğünde kentsel dönüşüm stratejileri çerçevesinde çerçevelenmiş sanat festivalleri, şimdi şehir turizmi ve kentsel politika yapımcılığının temelini oluşturur.

Bir dizi tutarlı hedef ve politika çerçevesine duyulan ihtiyaç hayati öneme sahiptir. Şehirlerin şehir sanat festivalleri için kapsamlı, bütünleşik politika oluşturma konusunda normatif bir şekilde yer alması arzulanır. Festivallerinin kentsel bağlamlarda kültürel politika ve turizm politikası, hedeflerini nasıl daha ileri götürmesini araştırmak için çeşitli bozulmuş, yozlaşmış literatürü eleştirel bir şekilde gözden geçirmek gerekmektedir.




Sanat festivalleri, daha sürdürülebilir, yıl boyu sürecek, üretken kültürel faaliyetlerin geliştirilmesine doğru atılmış ilk adımdır.





Festivalin geliştrilmesyle birlikde kendine has mimari yapısıyla dünya harikası Mardin ve Midyat böylelikle popüler mimariyle bozulmuş durumda olan dokusunu kazanır umudundayız.

Yürekler acısı çirkin kentleşmeden üzülerek Mardin ve Midyat’da nasibi almış. Umarız ilgililer, önce dur diyerek sonra da çirkin yapıyı iyileştirerek kendine has mimari dokuyu tekrar eskisi gibi kazandırır.




6-8 Eylül 2019 tarihleri arasında gerçekleşen Midyat Kültür ve Sanat Festivali mahalli davullu zurnalı yürüyüş kortejiyle festival alanına gidilmesi saygı duruşu, istiklal marşıyla başladı.

Festivale katılan Kültür Ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz, 2019 yılının ''Göbeklitepe yılı'' ilan edilmesiyle Şanlıurfa'nın yanı sıra Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde turizm hareketliliğinde büyük artış kaydedildiğini, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin tarihi, kültürel, doğal ve gastronomik unsurlarının bir bütün halinde yerel ve geleneksel değerler olarak turizmin hizmetine sunulduğunu, bu kapsamda, Mardin ve Midyat'ın zengin tarihi ile kültürel değerleri önemli turistik bir potansiyel olarak öne çıktığını söyledi.




Adalet Bakan Yardımcısı Şaban Yılmaz da taş konakları, kemerli geçitleri, camileri, kiliseleri ve manastırları gibi birçok kültüre ve medeniyete ev sahipliğinde bulunan Midyat'ta kardeşliği beraberliği sürdürmek için çalışmalıarı ve gayret göstermeleri gerkediğini vurguladı.

Mardin Valisi ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Yaman göreve başladığında Mardin'in huzura kavuşacağına dair söz verdiğini, huzura kavuştuğunu sürdürmek istediklerini ifade etdi.

Midyat kültürün oluşturduğu standlar protokol tarafından gezildi, bilgi alındı.


yilmazparlar@yahoo.com

Prof. Dr. Naci Görür- TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odasında deprem açıklama-Yılmaz parlar

Türkiye Bağımsızlığını Kaybeder

Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası’nda yaptığı konuşmasında  “Marmara bölgesi Türkiye’nin en büyük sanayi bölgesi ve ekonomik açıdan can damarıdır. Beklenen deprem üretim ve enerji tesislerine zarar vermek suretiyle, Türkiye çapında çok büyük bir ekonomik kriz doğurabilir. “Türkiye ekonomi bağımsızlığını kaybeder.”dedi





Beklenen Marmara depremini çeşitli, faktörlerde değerlendiren Prof. Dr. Naci Görür çncesi, esnasında ve sonrası yapılması gerekenleri sıraladı.


“Büyük bir iş ve üretim kaybına neden olabilen depremin, Aylarca sürebilecek bir üretim kaybı ve gecikmesi. Sarılması mümkün olmayan ekonomi yaralara yol açar. Deprem Öncesi TOBB ve TÜSİAD, MUSİAD  gibi kuruluşlar bu konuyu teşvik etmelidir.


Bu nedenle tüm sanayi tesislerinin depremde olabilecek olası hasarlara karşı önlem almaları gerekir. Konu ile ilgili ulusal ve uluslararası sigorta mekanizmaları da geliştirilebilir.


Deprem Sonrası Kamu ve özel sektörün, ulusal ve uluslararası finans kaynaklarını ve sigorta güvencelerini kullanmak suretiyle, bir an önce ekonominin çarklarının tekrar dönmesini sağlamaları gerekir. Ciddi bir afet ve yıkımdan sonra bunu başarmanın bir hayli zor olacağını da şimdiden hesap etmeleri gerekir”. Şeklinde ekonomik açıdan uyardı.


“Depremin büyüklüğü önemlideğil, sarsıntısız da çöküyoruz’’ ironi sözler zihinlere saplandı.





TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul şube Başkanı Yüksel Örgün Tutay açılış konuşmasında sık sık gündeme getirdikleri marmara Depremin önemine dikkat çekerek öncesi, esnasında ve sonrasında bilinçiz olduğumuzu bir kere daha vurgulayarak tüm hatlarıyla  Prof. Dr. Naci Görür’ün izah edeceğini söyledi.


Prof. Dr. Naci Görür’ün önemli ana başlıkları;

Kentin Depreme Hazırlanması, Bir kenti depreme hazırlamak sadece yapı stokunu yenilemekle olmaz. Kentin tüm bileşenleri olan, yönetim, halk, altyapı, yapı stoku, çevre ve ekonomiyi depremde güvenli hale getirmek gerekir. 

Halk ve kent yönetimi deprem öncesinde, sırasında ve sonrasında tam olarak ne yapacağını bilmiyor. Halka kadar inen bir hazırlık ve organizasyon yok.

Barajların depremde nasıl davranacağı tam olarak bilinmiyorken, İstanbul’un su ihtiyacının neredeyse tamamının yüzey suyundan (barajlardan) karşılanıyor olması, buna karşın yeraltı suyu stratejik planın olmaması, İstanbul’u bekleyen en büyük risklerden biridir.

Deprem aynı zamanda en büyük çevre felaketidir. İstanbul’da hâlihazırdaki çevre koşulları da pek iç açıcı değildir.





Prof. Dr. Naci Görür“1999 yılında meydana gelen Gölcük ve Düzce depremlerinden sonra, Marmara Denizi’nin altındaki kabuğun aşırı olarak stres ile yüklendiği ve önümüzdeki 30 ±10 yıl içerisinde kırılarak, Mw 7.4 büyüklüğünde bir deprem üretme olasılığının %62 olduğu bilimsel verilere dayalı olarak söylendi. O günden bu güne 20 sene geçti, zaman daraldı ve biz henüz daha gerçek anlamıyla depreme hazır değiliz.” Sözleriyle başladı.


Özetle ;Yapı stokunun çoğu yeterli mühendislik hizmeti almamış, depreme karşı güvensiz binalardan oluşmakta.  Çarpık kentleşme halen daha etkin.


Depreme hazırlık adına “Kentsel Dönüşüm” projesi başlatıldı ve birçok semtte binalar yapıldı ama, bu proje de tam anlamıyla deprem odaklı olmadı ve uygulamada rant kaygısı çok daha öne çıktı.


Proje depremde en fazla yıkım olabilecek yerlerde başlatılmak yerine, gayrimenkulün en fazla para ettiği semtlerde yürütüldü. Çünkü kentsel dönüşüm projelerinin plan, gözetim ve denetiminin arkasında devlet değil müteahhitler vardı. Hal böyle olunca da, doğal olarak, rant ağır bastı.


Binalar yeterli mühendislik hizmetleri olmaksızın inşaa edildiğinden, deprem olmaksızın da İstanbul’da bina yıkılmaları, çökmeleri (Kağıthane, Sancaktepe, Beyoğlu, Esenyurt vb.) meydana gelmeye başladı. Bu uyarıcı olaylar göz ardı edilmekte.

Nüfusu 16 milyona dayanmış, trafiği içinden çıkılmaz hale gelmiştir. İstanbul’un ormanları kısmen tahrip olmuş, dereleri kirlenmiş ve üzerleri kapatılmıştır.

Kanalizasyon ve atık su sistemleri yeterli ve uygun olmadığı için, şiddetli yağmurlarda taşkın, sel ve buna bağlı kayma ve göçmeler olmaktadır.

Deniz kirliliği fazladır; özellikle Marmara Denizi can çekişmektedir.” Şeklinde acı tabloyu gizler önüne serdi.




Yönetimin, Deprem Öncesinde sismik tehlike, sarsıntı, risk ve olasılık haritaları ile senaryoların hazırlanması., afet yönetimi için gerekli tüm hazırlık ve organizasyonların yapılması,  Risk yönetimi için gerekli tüm işlemlerin yapılması gerekir dedi. 

Deprem Sonrasında, Depremzede operasyonları  hakkında yeterli bilgiye sahip olunmadığını vurguladı.

Halk, Altyapı, Yapı Stoku, Çevre gibi konularda öncesi esnasında sonrasında yapılması gerekenleri söyledi.


Ayrıca,TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul şube sekreteri Neşe Değirmenci’den yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi aldık. Herkesin bu konularda bilgi alacağı seminerler düzenlediklerini söyledi.


yilmazparlar@yahoo.com


Bakan, Ben Vatanseverim-Yılmaz Parlar

Bakan, Ben Vatanseverim

Vatanseverliğim ve insanlığım şerefimdir, Bakan…

“Beş para etmez insanlarsınız” diyen” Bakan…
“Nedir Bu Yunan hayranlığı, gidin orada yaşayın” diyen Bakan…
Ben Kıbrıs Gazisiyim…Yunanlılara karşı savaştım. Ankara’dan savaş madalyam gelecek… Ben Yunan hayranı değilim... 


Bakan seviyesinde Diplomatlık yapan Bülent Akarcalı İzmir’lisin, Kız Kulesi açılışında gururla oynıyacağın zeybek oyunu yerine, neden Yunan oyunu sirtaki oynadın…

Ben Folklorcuyum…Aslanlar gibi gençliğimde zeybek ve diğer Anadolu halk danslarını, yerli yabancı seyirci önünde gururla oynadım… Diğer kültürlerin oyunlarını danslarınıda oynarım benim böyle bir takıntım yok…


Ayrıca “Beş para etmez insanlarsınız” hakareti basın mensupları için mi ? dedin, Evrensel değerlerlerle milli turizme fayda sağlıyacak karşılaştırmalarla doğruyu bulacak kimselere mi?  dedin…


Beş para etmez ben kendime düşeni söyliyeyim.. İki Fakülte ve Turizm Kültür üzerine yüksek lisans master yapdım ben, Bülent Akarcalı…


80 den fazla ülkeye en az 5’er,  6’ar, yakın coğrafya  20-30 seyahat, her şehrin tüm müzelerine sanat galerilerine ziyaret…Her birinde çekilen fotoğraflarım mevcutdur.


Bülen Akarcalı siyasi hayatında gitdiği ülkedeki ziyafet masası haricinde, hangi bir ülkeyi benim gibi inceledi…Turizm demek kültür sanat demekdir. Bülent Akarcalı 6 ay kadar, Turizm Bakanlığı yaptı. Hangi icratını gördük.. Hedeflere ulaşan, rasyonel ve etkin turizm politikası mı üretdiniz..

Turizm çok boyutlu 6 ay Bakanlık yaparak öğrenilmiyor. 

Özel veya sosyal aktörlerle işbirliği yaparak, bir dizi eylemlerle yol alınır.

“Beş para etmez insanlarsınız” sözü, yurtdaşına böyle yaklaşım, bu söylem Dünyanın en elit en seviyeli politik diplomatlarından, kırık not alır.

Emekli bir subay olarak ve iş hayatında yaptığım çok yüksek seviyedeki ihracatla ödül alan ben, Devlet yetkililerine ve hele Bakanlık yapan kimselere belirli koşullarda saygılıyımdır. Ancak bana sen diye hitap etdiğin için bende siz diyemiyorum…


Gelelim konumuza; Gastromi Turizmin Derneğinin yazılı ve sözlü daveti üzerine Sarıyer Bahçeköy Gastronomi köy projesine destek için gitdim. Bülent Akarcalı, Derneğin içindeki konumunu bilmiyorum.


Derneğin Bursa Temsilcisi ve Hatay temsilcisini haberde resimleri olsun diye organik sebzeler fidanlığı önünde, onların fotografını çekerken, Bakanım buyurun diye davet etdim. Resimlerinizi çekdim.


Hatay temsilcisi Hatay Mozaik müzeden bahsedince, çok iyi bildiğim müze çok değerli mozaik koleksiyonda dünya birincisi veya ikincisi, sikke koleksiyonda dünya üçüncüsü.. Müze başka bir ülkede olsa dünyanın turistini oraya taşır dedim…


Bülent Akarcalı’ya demedim… Hatay temsilcisine söyledim… Sen ne yaptın  “Nasıl insansın, bu nasıl hayranlık” Ben önce şaka sandım…

Sahada performansıyla varlık gösteremiyen tribünlere oynayan şovmenlik yapan sporcular gibi bağırmaya başladın…Milliyetci vatanperver tavır takınarak devam ediyorsun..Bakanım Sevgi başka takdir başka dememe rağmen…”Beş para etmez insanlarsınız..” Bakanım ben hakaret etmiyorum diyorum…Devam…

Ama ben diyorumki; Ben beş para etmiyorum ama, Bakan, sen beş paradan fazla edersin...


Anavatan- Doğruyol parti mensupları olarak birbirinize yapmış olduğunuz hakaretleri unutmadık. Hakaret etmeye alışmışsınız.


Rahmetli Turgut Özal’ın vizyonel şemsiyesi altında olmanıza rağmen, İmkanları varken icraat yapamıyan elbetde başkasını suçlar.


Başarısız iki kısa süre 6’ar ay Bakanlık yapan Bülent Akarcalı, Müzeler turizmin ruhudur, Evrensel değerlendirmek, tartışmaya açmak milli çıkarlar için olması gerekendir.


Özellikle kültürel turizm söz konusu olduğunda disiplinlerarası ve kapsamlı yaklaşımla iletişim kurarak gözlemlerini, entelektüel kimlik düzeyinde problemi konuşma ve tartışabilme iletişim kültürüdür.


Kültür, eskiden beri, birleşmiş insanları, birbirlerini daha iyi anlamalarına izin veren birleşmiş bir insan faaliyet alanıdır. Turizm  yelpazesinde fikirler evrenseldir.


Yunanistan’da Meteora diye bir yer, her an en az 300 adet turist otobüsü, biri gidiyor, biri geliyor. Öyküsünü iyi anlatıyor. Göbekli tepe neolitik devrine yeni boyut getirdi. Gelen turist sayısına bak..Nemrut Dağı yineliyorum başka ülkede olsaydı…Turist kaynardı…


Türkiye’nin hedeflediği turist sayısına tek başına Paris şimdiden neden sahip, demir yığını Eiffel kulesini görmek için değil. Fransa’da tarihi 17. yüzyıla dayanan kültür politikaları, anayasa ile güvence altında. Sanatçılar için sosyal koruma ve herkesin kültüre erişimi bu politikaların en önemli iki unsuru…

Paris Şehir Tiyatrosu yılda 424 temsil yapıyor, 250 bin kişiye ulaşıyor. Toplam bütçesi 14 milyon avro, bunun 10.5 milyonunu Paris Belediyesi karşılıyor.
Fransa’da kültürel faaliyetlere ayrılan devlet bütçesi 4 milyar avro. Bu, toplam bütçenin yüzde 1.5’i ediyor. Yerel yönetimler de benzer meblağlar aktarıyorlar; çünkü kültürel faaliyetlerin bütçesi, merkezi ve yerel yönetim tarafından eşit olarak paylaşılıyor. Özel sektörün desteği yüzde 0.1 ile sınırlı.
Devlet, temsillerin düzensiz aralıklarla yapılmasından zararın giderilmesini ve işsiz kalan sanatçıların korunmasını sağlıyor. Bir yıl içinde 900 saat çalışan sanatçılar işsizlik ödeneğinden yararlanıyor.
Devlet 5 ulusal tiyatroyu, 39 bölgesel tiyatroyu, 69 ulusal sahneyi, 627 tiyatro topluluğunu, 19 çağdaş dans merkezi ile 258 koreografi grubunu destekliyor.
Tiyatrolar KDV’den muaf tutuluyor. Ama devlet tiyatrolara verdiği sübvansiyonlar üzerinden o vergiyi mahsup ediyor. Tüm bu sanat kültür etkinlikleri turizmi dinamik tutuyor.

Gelelim gastronomiye; İtalya’dan örnek, İtalya devleti her yıl yurt dışında hizmet veren bir restaurant'ına normlara uymak koşuluyla kalite sertifikası vermektedir. Union Camere (Odalar birliği) -Fipe iş birliği, Isnart desteği ve Ticaret Odası tarafından düzenlenen, İtalya Sertifika komitesi tarafından değerlendirme yapmaktadır. Adayların kabuluyle başlayan organizasyon uzun bir süreç almaktadır.


Yurt dışında faaliyet gösteren italyan restaurantları bu sertifikayı alabilmek için en üst seviyeye kalitelerini taşırken birbirleriyle ile rekabet içindeler..

Ödülü hak etmek için, ödülü almanın kriterleri İtalya da yetişmiş, yada eğitim görmüş aşçı ve personellerinin olması. İtalyan peynirleri, makarnaları ve  zeytinyağı ile olmazsa olmazlarından İtalyan şarapları bulundurması ve İtalyan lezzetlerini yansıtmasıdır.

Fransa Le Cordon Blue, İsviçre Glion’dan söz edersek örnek alırsak, gözlem yaparsak beş para etmiyen insan mı olacağız…


Yabancı ve yerli Basın mensubu olarak. Sayısız zirvelere, kongrelere, Seminerlere, festivallere, katılarak tüm sektörleri geniş bir ufuk görüşüyle temel değerleri aktarmaya çalışan konumuz olan sadece turizm sektöründe binden fazla bilgi içeren yazılarım var. Diğer sektörlerle birlikde yazılara yorum bilgi birikimden ekleme yaparak ışık tutarak fayda sağlamaya çalışıyorum…



Hürriyet Gazete ve NTV 6 Ekim 2000 Gazete arşivi


Evet Bülent Akarcalı , “... ANAP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Akarcalı'nın isteği üzerine, Akarcalı ile S……S……. "Grup Leandros"un müziği eşliğinde kısa bir süre sirtaki yaptılar.” Neden Zeybek Oynamadın…Yunan Hayranı Kim….


Evrensel Gazete 01 Şubat 2009 Bülent Akarcılı’nın Küfürlü alıntı


“Bülent Akarcalı, ANAP’ın anlı-şanlı günlerinde Sağlık Bakanlığı koltuğuna da oturmuştur, Turizm Bakanlığı koltuğuna da. Ve her iki görevinde de, birbirinden değerli ve veciz sözlerle kendi üstün kalitesini Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına duyurmuştur.

İlk bakanlığı döneminde, Mehmet Keçeciler’in (ki o da unutulmaz bir Büyük Türk Büyüğüdür, üstelik çok müslümandır.) Bakan olma olasılığı ortaya çıkmıştı. Bülent Akarcalı hemen uhrevi açıklamasını yapmıştı: Eğer o Bakan olursa, T….larımı keserim.’
Ve Mehmet Keçeciler de Bakan olmuştu. Değerli Büyük Türk Büyüğü Bülent Akarcalı’ da Bakanlık koltuğundan kibarca uzaklaştırılmıştı.” ….Yazının devamı çok daha vahim…


Evet Bülent Akarcalı, Yasal haklarımı kullanmak üzere saklı tutuyorum…


yilmazparlar@yahoo.com