KKTTOD Türk Kuzey Kıbrıs Türk Ticaret Odası genel kurulu-Yılmaz parlar Haberi

Kıbrıs’a Yatırım Atağı

Kıbrıs Amerikan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Uğur Özgöker’in Yönetim kurul Başkanı olduğu, TKKTTOD Türk Kuzey Kıbrıs Türk Ticaret Odası genel kurulunda, Dernek üyeleri Kıbrıs’a yatırımlar yapılması için atağa kalkdı.




Güven tazeliyen Türk Kuzey Kıbrıs Türk Ticaret Odası yönetim kurulu; üyeleri ile birlikde, Kıbrıs’a ekosistem odaklı ekonomik yapı kazandırabilmek adına faaliyetlerini hızlandıracağı kararlığında 9 Mart 2019 Cumartesi günü Şişli’de bulunan Kıbrıs Evinde toplantı gerçekleştirdi.Toplantıya KKTC İstanbul Başkonsolosluk ticari ateşesi Cahit Kayıarslan'da katıldı.


KKTC için, gerek kamu tarafından gerekse ekonomi temelli kurum, sivil toplum örgütleri, araştırma enstitüleri, üniversitelerce çok çeşitli raporlar sunuldu. Sorunlar çözüm yolları, herkes tarafından biliniyor.



Kuzey Kıbrıs’ın temel talihsizliği ekonomik ağırlıkla beraber siyasi soruna sahip olması. Sürdürülebilir ekonomik yapısı olmadığı, sadece dış yardımlarla ve kamu sektörüyle ayakta durmaya çalışan Kıbrıs’ın, ekonomisi kadar, siyasi çözümüde zor.


Kuzey Kıbrıs’ın ekonomik büyüme performansı, Adanın diğer yarısı Rum kesimi güney ile kıyaslandığında; Ekonomik büyümesi istenen düzeyde olmaması, kişi başı gelirlerin diğer rum kesimden çok düşük olması gerçeğiyle sürdürülebilir olamayan ekonomi yapısı nasıl ve nereye evrilmeli. Bunlar genel kurulda tekrar tartışıldı.



Kıbrıs’ta sağlıklı, daha farklı ve istikrarlı bir ekonomik yapıya nasıl ve hangi şartlar altında ulaşılır, yaratıcı bir ekonomik çözüm, özel sektör geliştirme ve rekabet gücü kazanma stratejisinin ana eksenleri konuşuldu.


Milli hasılaya göre ithalatın ihracatın altı misline yakın şeklinde çok üstünde olduğu ve verdiği cari açık, kısır döngü ancak farklı stratejiyle mümkün.


Pek çok konu yatırımı dile getirildi. Kısa vade olarak, tarımın ağırlığının artmasını hedeflemekle dış dünya ile daha kuvveti bir ihracat bağlantısı mümkün olabileceği, Turizm, Eğitim, ve sağlık gibi sektörlerde iyileştirme ve yenileştirme için yoğun bir programa karar verildi. 


Kapsamlı bir ekonomik stratejinin parçası olarak, doğru insan kaynağı politikaların uygulanması ve kalite sorunlarının çözülmesiyle beraber, özel sektörün gelişimini hızlandıracak bir ivme yaşanacağı bildirildi.


Yılın 12 ayı güneşten faydalanılabilen, ılıman iklimi, güzel sahilleri, eğlenceli hayatıyla ve tarihi eserlerin renovasyonuyla birlikde kültür miras zenginligiyle öne çıkan, gözde turistik destinasyonlardan Akdeniz’in üçüncü büyük adası Kıbrıs aslında tam bir tatil cenneti.



Konseptini lüks tatil gibi trendle zengin turistler hedeflendiğinde sağlık turizmi, yat turizmi, eko-agro turizmi ve konferans turizmiyle bütünleştirildiğinde kanımızca var olan mevcut yürüyen sektör ile daha çabuk ilerleme gösterebilir.


Yine söz edilen,sağlık sektöründe tüp bebek örneği gibi, yeni bir Maraş Bölgesi imarı, Enerji, finans ve altın ticareti gibi daha çok sektöre dikkat çekildi.


Türk Kuzey Kıbrıs Türk Ticaret Odasının yeni Yönetim Kurulu; 
Genel Başkan Prof. Dr. Uğur Özgöker (Kıbrıs Amerikan Üniversitesi Rektörü), Genel Başkan Vekili Musa Karademir (DMW Uluslararası Diplomatlar Birliği Başkan Yardımcısı), Genel Başkan Yardımcısı Erdal Can Alkoçlar (Spektral Holding Başkanı), Genel Sekreter  Halis Yılmaz (Amerikan Estetik Cerrahi Hastanesi Genel Koordinatörü), Üye Bülent Alıcı (Eser Oteller Grubu Yönetim Kurulu Başkanı), Üye Sevda Özgöker (Tüketici Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı), Üye Ekrem Uca (Gazeteci. Ekonomi Gazetecileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi), Üye Caner Yenersoy (Suoz Enerji Grubu Genel Koordinatörü), Üye Zehra Bilge Eray (Kıbrıs Kültür Derneği Genel Başkanı).

yilmazparlar@yahoo.com

Skal İstanbul kulübü-Harbiye’de Konak Otel-hamsili pliav gecesi-Yılmaz parlar

HAMSİLİ PİLAV MARKA

Harbiye’de Konak Otel’in sahipleri Savaş Gürsel-Dilek Gürsel ev sahipliğinde, Başkanlığını Ata Eremsoy’un yaptığı, SKAL International İstanbul Klübü, geleneksel aylık toplantısını “Hamsili Pilav” gecesi olarak 31 Ocak 2019 Perşembe akşamı gerçekleştirdi.




 Turizmin parlayan yıldızı olarak görülen turizm alternatifleri arasında önemli payı ve pazarı olan gastronomi turizmde   “Konak Hamsili Pilav ” marka oldu.




Konak Hotel Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Gürsel ve eşi Dilek Gürsel’in, Turizm konulu toplantılara vesilen olan, uzun yıllardır sürdürdükleri ve geleneksel hale getirdikleri hamsili pilav davetleri Karadenizimizin sevilen gözde balığı hamsiyi marka yaptı. Uyguladıkları Türk ve Dünya mutfağından seçkilere eklenen Konak otelin bu özel yemeği damgasını vurarak, marka yemekler arasında yerini aldı.


Gündemde olan EMITT -Doğu Akdeniz Uluslararası Seyahat ve Turizm fuarın ve Genel Turizmin ortak dil olarak konuşulduğu, geleneksel aylık toplantıya SKAL Dünya geçmiş dönem Başkanı Hülya  Aslantaş, SKAL Uluslarası SKAL Dernekleri Türkiye Federasyon Başkanı Faik Alsaç,  SKAL İstanbul kulübü Başkanı Ata Eremsoy, SKAL İstanbul Kulübü As Başkan Ayşe Önen, yönetim kurul üyeleri, Yusuf Can Arınel, Selma Tatar, Mustafa Yalçın, Meltem Tepeler, SKAL İstanbul Kulübü geçen dönem Başkanları Fatma Bahar Birinci, Sadettin Bülbül, Yaptığı etkinliklerle turizme renk katan Anadolu Folk Topluluğu sahibi Göksenin İleri, Genel Müdür Didem Çoşkun, Duayen ekonomi yazarı Meliha Okur, Tv progtam Yapımcı Rıza Öziş, SKAL İstanbul Kulübü üyeleri, turizm tüm üst düzey temsilcileri ve turizm dünyasının seçkin isimleri katıldılar. 




SKAL İstanbul kulübü Başkanı Ata Eremsoy yaptığı kısa konuşmasına, gün içinde gerçekleşen, Dünyadaki ilk dört turizm fuarından biri olan EMITT -Doğu Akdeniz Uluslararası Seyahat ve Turizm fuarında panelden söz ederek başladı.




Başkan Ata Eremsoy moderatörlüğünü üstlendiği Yeni Trend- Trendin Kendisi Olmak konulu panelde, panelistlerin (Hotelbeds -Sourcing, Türkiye Bölge Müdürü, Arzu Harley, Emirates Hava Yolları Türkiye, Romanya ve Bulgaristan Bölge Müdürü Bahar Ahmet Birinci, GM - Marriott Global Satış Türkiye Seyhan Ayel) olduğu trenden bahsederek panel etrafında konuşmacıların bayan olduğunu, trendide yine bayanlardan öğrendiğimizi söyledi. Turizme kadınlarımızın başarı payını dile getirdi.




Yine bir bayana teşekkür plaketi sunuyorum diyerek, Konak Hotel sahibi SKAL eski dönem Başkanlarından Savaş Gürsel’in kızı, Konak Hotel Genç yönetici, SKAL İstanbul Kulübü Genç üyesi Selin Gürsel’e, Konak Hotelin, SKAL İstanbul kulübün geleneksel aylık toplantısına katkılardan dolayı teşekkür plaketini takdim etdi.




SKAL International İstanbul Kulübü “Hamsili Pilav” partisi altında beyin fırtınasıyla fikir sofrasına dönüşen işbirlikteliklerin oluştuğu network niteliğindeki bu toplantıda dış pazarlarda rekabet gücü en yüksek sektörlerlerimizden biri olan turizmizin dinamikleriyle, Dünya Turizm Örgütünün, öngördüğü 2020 yılı hedef rakamlardan önemli pay alacağımız inancına tanık olduk. 


GÖZE ÇARPAN KARELER





yilmazparlar@yahoo.com

Asya Altyapı Yatırım Bankası (AIIB)-Yılmaz Parlar

Türkiye Üçüncü Pazar

Asya Altyapı Yatırım Bankası (AIIB), 2018 yılında iki proje için sekiz milyon dolar kadar finans sağladıkları Türkiye’yi üçüncü büyük yatırım pazarı olarak görüyorlar.



Asya Altyapı Yatırım Bankası (AIIB), AIIB’nin Politika ve Stratejiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Joachim von Amsberg ile Kıdemli Ekonomisti Han Xuehui’nin katılımıyla düzenledikleri basın toplantısında Türkiye’nin altyapı yatırım iklimi ve Asian Infrastructure Finance (Asya Altyapı Finansmanı) raporunun içeriğine ait bilgileri ve görüşleri paylaştılar





28 ocak 2019 pazartesi günü Bosphorus Swiss Hotelde gerçekleşen Basın Toplantısında, AIIB’nin Politika ve Stratejiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Joachim von Amsberg, "Önümüzdeki yıllar içinde, yılda on milyar dolarlık yatırım yapabiliriz. Bunun bir buçuk milyar doları Türkiye'ye akar." sözleriyle Türkiye’ye verdikleri önemi belirterek, "Şu ana kadar yedi buçuk milyar dolarlık yatırım yaptık. McKenzie raporlarına göre Asya'da trilyonlarca dolarlık altyapı yatırımlarına gereksinim duyulmasına rağmen; Türkiye, Hindistan ve Endonezya’dan sonra üçüncü büyük pazarımız"dedi. 


Amsberg "Türkiye'de iki projeye yatırım yaptık. Bunlar; altıyüz milyon dolarlık  Tuz Gölü Doğalgaz Depolama Genişletme Projesi  ve iki yüz milyon dolarlık TSKB Sürdürülebilir Enerji ve Altyapı Kredisi, Üçüncü yatırımımız  Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı'nın (TANAP) Türkiye kısmına verdiğimiz altıyüz milyon dolarlık kredi teşkil ediyor. Bunu da dahil edersek Türkiye'ye toplam yatırımımız bir milyar dört yüz milyon dolara ulaşıyor." Toplam kredileri açıkladı.



Faaliyetlerine Ocak 2016’da başlayan, Merkezi Pekin’de bulunan, sürdürülebilir altyapı, sınır ötesi bağlantılılık ve özel sermayenin harekete geçirilmesinden oluşan stratejik amaç ve tematik öncelikleri olan, bugüne kadar on üç ülkede otuzbeş proje için yedi milyar beşyüz milyon dolara kadar yatırıma onay veren banka doksanüç onaylı üyeye ulaşmış durumda. Bankacılık, finansal hizmetler, proje ve altyapı finansmanı, çok taraflı kalkınma bankaları, enerji ve ulaştırmadan kırkı aşkın sektör uzmanının katkıları yer almaktadır.


Raporlarla ilgili verilen bilgilerden bazı bölümler; Giriş niteliğindeki bu raporda; Bangladeş, Çin, Endonezya, Filipinler, Hindistan, Pakistan, Rusya ve Türkiye’den oluşan sekiz pazarda proje finansmanının sağlığını ve finansman hacmi, altyapı finansman maliyeti ve yol yapımı maliyeti olmak üzere üç alanda kıyaslamalar bulunduğudur.




Türkiye Hükümeti, ülkede bulunan su, güneş, rüzgar ve jeotermal kaynakların muazzam ekonomik potansiyelini kullanarak 2023 yılına kadar 61 GW kurulu güce ulaşmayı hedefliyor. Rapora göre, hâlâ finansman arayan ve sırada bekleyen potansiyel altyapı işlemlerinin çoğu (%75,6) enerji sektöründe yer alırken, onu ulaştırma sektörü takip ediyor (%13,3). Bu da hükümetin bölgesel bir enerji üssü olma amacıyla tutarlılık gösteriyor.


AIIB Kıdemli Ekonomisti Han Xuehui. Raporla ilgili olarak “Bu rapor, kilit oyuncular arasında yüksek kaliteli tartışmaları mümkün kılmak için Asya’da altyapı finansmanı ile ilgili verilerin niteliğini artırmasını beklediğimiz bir dizi rapordan ilki.” Şeklinde raporların devam edeceğini bildirdi.



AIIB’de Politika ve Stratejiden sorumlu Başkan Yardımcısı Joachim von Amsberg, rapor hakkında “Farklı coğrafyalardaki tedarik ve arzın eşleştirilmesinde olmazsa olmaz olan sınır ötesi enerji iletiminin güçlendirilmesi kritik öneme sahip, Bölgesel bir enerji üssü olmanın önemli bir bölümü, aynı zamanda büyük bir yatırım fırsatı da olan, bu enerjinin komşu ülkelere ihraç edilmesi için gereken bu uzun mesafeli iletim hatlarının inşa edilmesi olacak.” Açıklamalarda bulundu.


Raporda yine ; makroekonomik ortamın, para birimindeki değer kaybının ve faiz oranlarındaki artışın Türkiye’de inşaat sektörünün görünümünü yakın vadede zayıflatacağını belirtiyor. Bu da sektörün, halihazırda beklemekte olan enerji ve ulaştırma projelerini gerçekleştirme kabiliyetini etkileyecek. Bu durumda Von Amsberg’e göre, “Bu noktada AIIB gibi çok taraflı kalkınma bankaları, zorlu ekonomik dönemlerde daha yüksek bir altyapı yatırımı seviyesini sürdürmeye yardımcı olmak için ek sermaye, pratik çözümler, veri ve içgörülerle ortaya çıkmalıdır.” Şeklinde Görüş bildirdi.


yilmazparlar@yahoo.com

869 Yerliyse Yeriz.-Yılmaz Parlar



NEDİR 869

869 Yerliyse Yeriz.

ANFAŞ 16 -19 Ocak 2019 30. Uluslararası Konaklama ve Ağırlama Ekipmanları İhtisas Fuarı, 30. Hotel Equipment- 26. Uluslararası Gıda ve İçecek İhtisas Fuarı (26. FoodProduct) fuar kapsamında Başkanlığını Celal Toprak’ın yaptığı EGD Ekonomi Gazeteciler Derneği etkinliği “869 Yerliyse Yeriz.”Paneli düzenlendi.


Oldukca hiperaktif geçen panelin Açılış konuşmasını ANFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bıdı yaptı. EGD Başkanı Celal Toprak’ın moderatörlüğünü üstlendiği panelin panelistleri   Türkiye Aşçılar Federasyonu Başkanı (TAFED) Zeki Açıköz, Antalya Gastronomi Eğitimciler Birliği Derneği Başkanı (AGEB) Mustafa Erol, Türkiye Otel Satın Alma Yöneticileri Derneği Üyesi (TÜRSAD) Dr. Salih Tellioğlu, TÜRSAB Başkan Vekili Hasan Erdem ve TV Tarım Editörü- Program Sunucusu İrfan Donat’dı.

Nedir 869-Niçin yerli malı ?
Atatürk’ümüzün 1923 yılında İzmir İktisat Kongresi'nde ekonomimizin bağımsızlığının korunması için yerli mallar üretilmesi ve kullanılması kararını uzun süre sonra hatırlar olduk. 

Son derece basit ekonomi kurallarınca; ithalatın ihracattan fazla olması, bağımlılığı, işsizliği ve yoksulluğu yaratır. Ülkemizde İthalatın İhracat karşısında fazla olması dış ticaret açığın sıkıntı yaratan boyutlara gelmesi, yerli malların kullanmasıyla, dış borç yükünden kurtulmak ve sermaye birikiminin sağlanması ihtiyacını doğurmuştur. 



İstihdamın artması ile işsizliğin ve yoksulluğun azalması, vergi ve harçların Türkiye ekonomisine katkı sağlaması şeklinde fayda faktörleriyle birlikde; Dünya da oluşan ekonomik ve siyasal olumsuzluklardan etkilenmemek, firmalarımızın küresel dünyada  varlık göstermesi şart olduğu önümüzde koca gerçeğini görmemiz gerekiyor.
Alınması gereken tedbirler ve ekonomi koşulları herkesce malum ancak uygulanabilirliği sağlamak zorunludur. 


Teknoloji konusunda dışa bağımlılığı bıraktıracak ARGE’ye  ayrılan kaynakların artırılması ve rekabet avantajı sağlamamız lazım.
Ürünlerin Barkod numaraların ilk üç rakam Ülke kodunu gösterir.  869 rakamı Dünya ürün kod göstergesinde Türk ürünleri olduğunu işaret eder. 
 Moderatör Celal Toprak, Bu zirveyi düzenlemekteki temel amaçlarının yerli ürün kullanımının kitleselleştirmek daha fazla insanla buluşturma ve farkındalık yaratmak olduğuna vurgu yaparak “Bu ülkede her türlü imkan mevcut, bunları bir araya getirip doğru ve programlı bir şekilde ilerlediğimizde kimsenin bizimle baş etmesi mümkün değil” diyerek bu zirveye gelen, katılım gösteren ve takip edenlerin çok önemli bir misyonun çok kıymetli parçaları olduğunu belirtti.




İrfan Donat: “Markalaşma Zinciri Oluşturulmalı. Yerli ve mili kelimelerini çok sık kullandığımız bir dönemde,  döviz kuru dalgalanması yüzünden ithalat girdileriniz çok arttı ve bu da bir tezatlık oluşturuyor. Üretimimiz düştü, motivasyonumuz azaldı bu da en çok tarım sektörünü vurdu.  Bugün üreticilerimiz geçinmenin ayakta kalmanın derdinde. Ama asıl yapılması gereken katma değerli ürün yaratmak ve markalaşmak bu yönelik devlet politikaları üretmek gerek” dedi 

Bu projenin başarılı olması için sürdürülebilirliğin de çok önemli olduğuna dikkat çeken Donat “Markalaşma adına yapılması gerekenler dün yapılmadı ama, şimdi zamanı, bugünden bu ateşi daha da arttırmalıyız. Çok önemli ürünlerimiz var ama maalesef dünya coğrafik tescil listesinde sadece üç ürünle yer alıyoruz. Oysa bunları onlara yüzlere çıkarttığımız zaman ürünlerin katma değeri bir anda %20-30 artıyor. Bu projenin siyaset üstü kabul edilip, devlet politikası haline gelmesi, orta ve uzun vadede içinde bilim, Ar-Ge, inovasyon, pazarlama ve insan kaynağı olacak şekilde zincire dönüştürülmesi gerekir. Dünya bunu başardı, biz neden başarmayalım.” Açıklamalarında bulundu.


Türkiye’nin ‘Beyaz Kelebekleri’ olarak ifade eden Zeki Açıköz, '869 Yerliyse Yeriz' kampanyasının biraz da vefa duygusuna dayandığına dikkat çekti. Açıkgöz; “Türkiye’nin uluslararası barkod kodu olan 869 sadece bir numara değil, bir vefa anlamı da taşıyor. Çünkü bizim bu ülkeye bu vatana borcumuz var. Atalarımız bu ülkemiz için bizler için savaştı, can verdi. Peki biz ne yapabiliriz? Biz de bu ülkeye, bu ülkenin değerlerine, ürünlerini, ürettiklerine, üretenlerine sahip çıkmamız, korumamız, kollamamız gerek. Yerli üreticilere sektör ayrımı yapmadan sahip çıkmalıyız. İthalatçılarımız kızmasın, darılmasın ama biz önce yerli üreticimizin yanındayız. Çünkü önce can sonra canan anlayışını savunuyoruz.”ifadelerinde bulundu.



Türkiye’de 10 bine yakın seyahat acentasını temsilen zirveye katılan TÜRSAB Başkan Vekili Hasan Erdem de, '869 Yerliyse Yeriz' projesini çok önemsediklerini belirterek özellikle gastronomi turizminin gelişmesi adına bu projenin büyük bir önem arz ettiğinin altını çizdi. Türk ekonomisi ve özellikle cari açığın kapatılması noktasında turizm sektörünün büyük bir öneme sahip olduğunu söyleyen Hasan Erdem, bugün Türkiye’nin dünya turizminde rekabetçi bir ülke olduğunu bunu gıda ve tarımda da başarmamak için hiçbir sebep olmadığını şu örneklerle zirve katılımcılarına anlattı: “Türk turizmi olarak dünya mirasının sayılı örneklerinin olduğu bir coğrafyadayız ama bu coğrafyamız aynı zamanda gastronomi anlamında da tarihi bir beşikteyiz. Bunu kullanmak ve bunu turizmle entegre hale getirmemiz gerek. Her şeyde olduğu gibi bu işte de bir formül var. Çünkü her türlü ürün ve zenginliğimiz var bu formülü bulup artık değer yaratacak, markalaşacak projelere dönüştürmeli dahası bunu ekonomik girdiye çevirmeliyiz. Yerli ürünlerimizin gücü bu anlamda yadsınamaz. Yöresel lezzetlerimizi, unutulan değerlerimizi tekrar gün yüzüne çıkartıp bunu milli isimlerle markalaştırmak ve gastronomi turizmine kazandırmamız gerek. Çünkü yerli olmak demek, milli olmak demek evrensel olmamıza engel değil. Türkiye’nin lezzet ülkesi olduğunu anlatmamız lazım. ”


Zirve’nin Antalya’da gerçekleşmesinden dolayı bir anlamda ev sahiplerinden de olan Antalya Gastronomi Eğitimciler Birliği Derneği Başkanı(AGEB) Mustafa Erol, zirvenin çıkışı, isminin hikayesi ve bundan sonraki yapılaması gerekenlere “ Üretimin olduğu yerde huzur ve mutluluk olur. Biz de bu gerçekten daha yerli ve milli kavramları bu kadar dillerde pelesenk olmadan önce ne yapabiliriz? diye düşünürken geliştirdiğimiz bir kavram oldu. Çünkü artık karamsarlığı bırakmalıyız, biraz da güçlü taraflarımızı görmeliyiz, bunlardan kendimize motivasyon yaratmalıyız. Evet eksiklerimiz, hatalarımız olmuş geçmişte ama artık bir şeyler yapılmalı. Biz de bunu yapmaya çalıştık. Bugün Antalya’da 3500 şef aşçı var, bu bile ciddi bir itici güç. Çünkü yerlilik kavramı önemli bir gücümüz biz de gücü bugün burada olarak ortaya koyduk. Üretime destek vermek, yerli ürünleri tercih etmek ve kullanmak bu ülkenin yaşadığı acılara, sıkıntılara yönelik yapılacak en büyük fedakarlıktır.” Sözleriyle, marka değeri yüksek, inovasyon tabanlı ürünlerle ön planla çıkmamız bizlerin değil tüm dünyanın yiyebileceği ürünler geliştirmemiz gerekdiğini söyledi.

Türkiye Otel Satın Alma Yöneticileri Derneği Üyesi (TÜRSAD) Dr. Salih Tellioğlu, Döviz kurundaki yaşanan dalgalanmaların ülke ekonomisine ve de özellikle yerli üreticilere ciddi ekonomik kayıp yaşattığını, yerli ürünlerimizin kalitesinde, lezzetinde hiçbir sıkıntı olmadığını bu konuyu da avantaja çevirmek gerektiğini belirtdi.

Tellioğlu,  “Kendim satın alma yapan birisi olarak yerli ürünlerimizi almakta hiçbir sıkıntı yaşamıyorum. Kendi üretimimizdeki ürünlerin lezzeti ve kalitesi, tadına diyecek yok ama bunun istenen seviyeye ve markalaşmaya çeviremediğiniz anda tercihler değişiyor. O yüzden markalaşma çok çok önemli ve sektörün çıkışı buna bağlı. Örneğin bunu yerli muzda başardık. Devletin doğru politikaları sayesinde bugün muz üreticilerinin yüzü gülüyor, insanlar ekim alanlarını arttırdı. Hatta pek çok otelci muz üretimi işine girmeye başladı. Yerli muzun zaten tadı, lezzeti ve aroması noktasında zaten sıkıntımız yoktu. İşte bu tür örnekleri ürün bazlı olarak arttırmalıyız bunu bir devlet ve üretim politikası haline getirmeliyiz, gastronomiyi biraz da ekonomik temelli bir değere dönüştürmeliyiz. Umarız ‘Yerliysek Yeriz’ sloganı hem üretim hem de markalaşma adına bir fitili yakar ve daha çok milli markamızla dünya pazarında yer almamızı sağlar.”şeklinde açıklamalarda bulundu.

Sektöre yerli ürünlerle hizmet veren Öztiryakiler Yönetim Kurul Başkanı Tahsin Öztiryaki’de toplantıya katıldı. İstek üzerine kürsüye davet edildi
İDDMİB Başkanı Tahsin Öztiryaki, Türkiye'de endüstriyel mutfak ürünleri pazarının son yıllarda büyüme trendi içerisinde olduğunu söyledi. Avrupa rakiplerini geride bırakan Öztiryakiler olarak 125 ülkeye ihracat yaptıklarını açıkladı. Toplantı sonrası standı gezildi. 


İnteraktif bir şekilde geçen toplantıda katkıda bulunanlarla birlikde sorular cevaplarla devam etdi. Ayrıca 869 kullananlara TAFED Türkiye Aşcılar Federasyonu tarafından plaketler verildi.

yilmazparlar@yahoo.com





 

BAY FUAR “MURAT ÖZER” -YILMAZ PARLAR



BAY FUAR  “MURAT ÖZER” 
“Kendimizle rekabet etmeyi seviyoruz, diğer fuarlarla değil”
Fuar organizasyonu ile ilgili çalıştığı firmaya ivme kazandıran, etkinliğini büyük ölçüde hissetdiren “Bay Fuar” olarak markasını yaratan yönetici Murat Özer, firmada bulunduğu zaman içindeki dinamikliği ile şirkete meteorik göz kamaştıran yükselişi sağlarken firmadan ayrılmasıyla birlikde, şirket yavaşlama yaşıyor.
Bay Fuar Murat Özer’e bunun sebebini soruyoruz.

Murat Özer’in Genel Müdür olduğu ANTEXPO Fuarcılık Hizmetleri Ltd. Şti. tarafından 17-20 Ekim 2018 tarihleri arasında, ANFAŞ Expo Center’de organize edilen 1.INTERFRESH  Yaş Sebze Meyve, Depolama, Ambalaj ve Lojistik Fuarı yine bir başarıya imza atdı.


Taze ürün sektörünün geleceği üzerine trend gelişmeleri ve sektörün paydaşları perspektifinden ticareti etkileyen önemli hususları belirlemede etkin olabilecek, taze meyve sektörünün en önemli platformu 1.INTERFRESH  Yaş Sebze Meyve, Depolama, Ambalaj ve Lojistik Fuarı Organizasyonun Mimarı, başarıda her zaman gördüğümüz, liderlik mekanizmalarını kullanarak amaçların peşinden koşan enformasyon yönetici Murat Özer ile söyleşi gerçekleştiriyoruz.


Murat Özer, sağlıklı beslenme konusunda daha büyük bir odağın var olduğunu, yeni meyve ve sebzeleri keşfetmek için kapıları açtığını, eşsiz bir lezzet profili oluşturan ürünlerimizin daha geniş bir pazar yelpazesine ulaşma kapasitesi ve daha yüksek verimli üretim için, üreticiyi teşvik etmek amacıyla, ihraç edilen taze ürünlerin hacmini artırmayı, ilk planda hedeflediklerini söylüyor.


Fuar yeniliklerini sorduğumuzda Murat Özer, “Fuarın yeni eklerinden biri de yeni alanların ya da tematik merkezlerin yanı sıra daha katılımcı alanlarda organik etiket altında yaş sebze meyve ürünlerinin yer alması, teknolojik yeniliklerle birlikte daha fazla, daha iyi ve daha uygun bir şekilde üretmeye yardımcı olan, yenilikler üzerinde sektörün paydaş katılımcıları bir araya getirmek istedik.



Bay Fuar Özer, programdaki etkinlikler olarak “Gelecekteki beklentileri, yetiştiriciler, tüccarlar, teknisyenler, lojistik uzmanlar, perakendeciler ve servis, dairesel ekonomiye çekiş gücü kazandırma hedeflerini göz önünde tutarak fuarda bir dizi bilgilendirme toplantıları düzenledik.”şekinde açıkladı.



Özer, Üreticilere taze ürünlerini alıcılara ihracat için hazır hale getirmeleri için fırsat sunması tatlılık veya boyut gibi parametreler, bunu yaparak, her ülkede farklı tüketici profillerinin ihtiyaçlarına uyum sağlamak. İnovasyonun üçüncü çizgisi, tüketiciye ürünün izlenebilirliği ile ilgili her türlü veriyi sunarak bir menşe satmayı mümkün kılan formatların ve ambalajın geliştirilmesi,Tedarikçiler aynı zamanda hem taze yetiştiricilere hem de taze ürün alıcılarına en yeni teknoloji çözümleri ve yeniliklerinin yanı sıra taze ürün operasyonlarında daha iyi verimlilik için katma değerli işleme ve paketleme yöntemlerini sunma şansına sahip olabilmesi, suyun ve kaynakların verimli kullanılması gibi pek çok alanda konferanslar-paneller programladıklarını ifade etdi.




Bay Fuar, “Tüm meyve ve sebze sektörümüzde, dünya taleplerindeki bilgi yetersizliğimiz stratejik bir sorun, Düzenlediğimiz fuarda sürekli olarak yoğun bir değişim gerçekleştirmeye çalışıyoruz.

Halen tam potansiyelleri yetersiz kalan, Türkiye fuarcılığına bölgedeki ekonomik kalkınma için kaçırılmış fırsatlarlara rağmen yeni fırsatların ortaya çıkmasına fayda sağlıyacak.”dedi
Meyve ve sebze markalarına ihtiyac ve dünya pazarında hangi şartlara uygunluğu hakkında sorumuza, Bay Fuar, “Ticari marka meyve ve sebzeler sadece pazarlama amaçlı değil, standartları ve üretici haklarını korur. Bitki sağlığı sertifikaları ön planda gereklilik. Dünya  gıda güvenliği konusunda çok talepkar, bu nedenle taze tarım ürünleri ile uğraşmak çeşitli yasal ve diğer alıcı şartlarına tabidir. Ancak, ek veya niş pazar kalite standartlarını uygulayarak firmanızı ayırt etme fırsatları da vardır. Standartların yanı sıra organik meyve ve sebzeler gibi niş pazarlara uygulanan spesifik gerekliliklere sunma, ürünün hangi yasal ve yasal olmayan gereksinimleri karşılaması, alıcılar genellikle hangi ek şartlara sahipliliği, niş pazarları için gereksinimleri, besin Güvenliği, ürün kalitesi, sosyal, çevresel ve iş uyumu. sınırlı böcek ilacı kullanımı, taşıma veya tutma aşamalarının çeşitli aşamalarında mevcut olabilecek gıdaya kasıtlı olarak ilave edilmemiş, ancak üretim, paketleme,sırasında bulaşanlar kirletici maddelerden kaçınma gibi çok konuda aydınlanması gerekiyor. En önemlisi zamanında teslimat, proaktif iletişim ve anlaşmalara bağlılıktır.İhraç edilen meyve ve sebzeler, bitki sağlığı ile ilgili ülke mevzuatına uymak zorunlulukları panellerden konferanslardan edinebilmektedirler.”şekinde cevap aldık.
Murat Özer’in kurumsal liderliği ile iş performansı arasındaki olumlu bağı gelişimle çalışma arkadaşlarına iş geliştirme ve planlamadaki en üst düzeydeki önemli deneyimleriyle birleştiğinde, alanındaki derin anlayışıyla müşteri memnuniyetli portföyü gitdikce çoğalıyor.


Ekip arkadaşlarından Koordinatör ve Satış pazarlama uzmanı Alina Kaptanoğlu’da fuar hakkında sorumuza  “Hedefimiz yeni pazarlar açtırmak ve ihracatları artırmak. Projeye yabancı yurtdışı gelen alım heyetlerin katkısı oldu. 26. ülke’den 500’ten fazla alım heyeti fuara katıldı. Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlğına Bağlı Gıda Mahsüllerinin Tedarik ve Temini sağlıyan Sehmdar Cemiyyetinin Başkanı Abulfat Gojayev başta olmak üzere; İngiltere, Almanya, İtalya, Yunanistan, Bulgaristan, Gurcistan,Letonya, Ukrayna, Moldova, Rusya, Özbekistan, Kazakistan, Romanya, Makedonya, Arnavutluk,  Irak, Lübnan, Ürdün, Suudi Arabistan, Katar, Yemen, Libya ve Cezayir'den alım heyetleri ve katılımcılar oldu.


Uluslar arası Sağlık Derneği Başkanı, Diplomatik Koordinatör Dr.Fulya Sağlık, Bosna Hersek büyükelçisi Bakir Sadovic ve eşi, Brezilya büyükelçisi H.E Eduardo Gradione ve eşi, Mogolistan büyükelçisi  Bold Ravdan ve eşi, Letonya büyükelçisi Peteris Elferts ve eşi, Hindistan Müsteşarı Vanaja Thekkat, Makedonya büyükelçisi Mucunska Fuara sıcak ilgi göstererek, etkinliklerine katıldılar.


Türkiye’nin ve dünyanın gözde turizm şehri olan Antalya’nın tarım sektöründede lider durumda olduğunu belirtmek gerektiğine inandığımız için bunu ilk interfresh fuarı olarak 26 ülkeden yabancı ziyaretcileri ile bazı ülkelerin büyükelçi düzeyinde misafirlerimizin katılımıyla gerçekleştirmiş olduk. Amacın dünyada tarımın önemini ve Türkiye’nin Antalya olarak yaş meyve ve sebzede öncü olduğunu. Dünya pazarında yeri olması gerektiğine, ihracata ve üreticiye  çok ciddi katkı sağlayacağına inanıyoruz. Gelecek yıl 16-19 Ekim 2019 tarihlerinde ikinci fuara şimdiden katılım isteklerini aldık..”şeklinde cevaplandırdı.


yilmazparlar@yahoo.com


bilgi paylaşım merkezi-Işık ızgaralar eğitimi-Damien Wynne-Yılmaz Parlar




IŞIK IZGARALARI EĞİTİMİ
Işık Adam Damien Wynne

24 - 25 - 26 - 27 Kasım 2016
IŞIĞA KANAL OLMAYA HAZIR OLUN!

IŞIĞI KULLANARAK DÜNYAYA VE İNSANLARA YARDIM ETMEYE HAZIRMISINIZ?
IŞIĞIN ELÇİSİ OLMAK İSTEYEN HERKESİ BEKLİYORUZ!

17 Ağustos Çarşamba Grup Çalışması: 19.30-22.30
18 Ağustos Perşembe Eğitim Başlangıcı 19.30-22.30
19 Ağustos Cuma Eğitimin 1. günü 11.00 - 19.00
20 Ağustos Cumartesi Eğitimin 2. günü 10.00 - 17.00
21 Ağustos Pazar Eğitimin son günü 10.00 - 16.00

kayıt yaptırınız. Tercüman hazır bulunacaktır.
 

Katılımcılar ışığı dünyaya yaymayı, Işık Ağı seansı vermeyi ve yüksek seviyelerdeki bilgiyi dünya üzerine indirmeyi öğrenirler. Bu ışık kanalını kullanarak, tek ve grup olarak birlikte çalışırlar.

Katılımcılar; hem uygulayıcı, hem danışan, hem de gözlemci rolünü üstlenmek suretiyle bunu deneyimlerler - farklı Işık Ağları tekniklerini, aynı zamanda Işık Ağı seansının nasıl verileceğini ve profesyonel bir ortamda danışanla birlikte oturumu nasıl aktif olarak oluşturabileceklerini öğrenirler.

Seminer ayrıca, katılımcıların kendi kişisel gelişimleri üzerinde her zaman çalıştıkları sorunlar için de son derece yararlı ve uygundur. Işık Ağı Eğitimi, kişisel ışık kanalının yoğun açılımını sağlayarak, evrensel bilgiye sezgisel erişimi destekler. Eski blokaj ve travmaların temizlenmesine yardımcı olur. Omurga temizlenir, tüm beden aktif hale gelerek beyin evrensel bilgiye açılır.

Çevremizdeki insanlara yol gösterici olmak ve kendi yollarında onlara rehberlik ve yardım etmeye her zaman hazırız.
Özel bir hazırlığa, ya da ön bilgiye gerek yoktur. Eğitim, bu çağrıyı hisseden herkese açıktır ve bu da istenilen tek koşuldur. Damien Wynne'ın çalışmalarına tanıdık olmak ve içsel süreçler; gerekli olmamakla birlikte yardımcı olabilir.
 BİLGİ PAYLAŞIM DERNEĞİ
Adres: Mete Cad. Park Apartmanı No:24/5
Taksim / İstanbul


Tel : 0212 245 29 42 / 0532 612 85 17
yilmazparlar@yahoo.com

EGD -Kartepe Ekonomi Zirvesi-2016-Yılmaz Parlar

EKONOMİ DÜNYADA KIŞ TÜRKİYE’DE BAHAR
"Türkiye en çok büyüyen ikinci ülke olabilir."
TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, Başkanlığını Celal Toprak’ın yaptığı Ekonomi Gazetecileri Derneğinin (EGD)  8-10 Nisan 2016 tarihleri arasında Kartepe Gren Park Resort Hotelde 12'ncisini düzenlediği “Kartepe Ekonomi Zirvesinde”, "Dünyada ve Türkiye'de Ekonomik Görünüm" başlıklı sunumunda 'zoom' yapmak yerine genel trendlere bakmak daha faydalı. Tek tek ağaçlar yerine ormanın tümüne bakmalıyız diyerek IMF ve TÜİK Kaynaklı bilgilere göre Büyüme (2015) için ; Türkiye : 4,0, - Dünya Ortalaması : 3,1 -Gelişen Ekonomiler : 4,0- Asya (Çin-Hindistan hariç) : 4,7 - Orta-Doğu Avrupa : 3,4  değerleri verdi. 

Küresel ekonominin geçen yıl yüzde 3,1 büyüdüğünü ve toparlanmanın görüldüğünü 2016'da Dünya geneli büyümenin binde 3'lük bir toparlanma ile yüzde 3,4 olarak gerçekleşmesinin beklendiğini belirterek "Türkiye 2015'te yüzde 4, krizden sonraki 2008-2015 döneminde ortalama yüzde 3,4 büyüdü. Bu yıl yüzde 4'ün üzerinde, yüzde 5'e yakın bir ortalama yakalayacağımızı düşünüyorum" dedi.
Yüksek rakımın, temiz havanın, Oksijenin, eksi iyonun verdiği zihin açıklığı ile Beyin fırtınası yaparak gündem maddelerini müzakere eden Ekonomi Gazeteciler “EGD Kartepe Ekonomi Zirvesinde” çok önemli konuları tartştılar, bilgileri paylaştılar. Söz almayan katılımcı gazeteci kalmadı. 
Başkan Celal Toprak geçen yılın zirvesiyle ilgili “Zirve” dergisinin tanıtımıyla ilgili sözlerinden sonra tartışılması öngörülen otuzun üzerindeki gündem maddelerinin sonucunu müteakip ilgili kuruluşlarla protokol imzalanacağını bildirdi. 

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu yaptığı sunumda ekonomiye kötümser bakışın bulaşıcı olduğunu ve salgın hastalık haline getirilmemesi için risklere değil fırsatlara Odaklanmalı şeklinde iyimserliği işaret ederek  "2015'te 688 bin kişi işe başlamış. Bunun 611 bini özel sektör. Kamu kaynaklı istihdam ise 77 bin. Bu çok güzel Ayrıca kayıt dışılık azalıyor, özel sektör kayıt altına giriyor. İstihdam hizmetler sektöründe rekor düzeyde 658 bin artmış. En üzüldüğümüz yer sanayi, artış 16 bin. İnşaatta 2 bin, tarımda 13 bin istihdam artışı var." dedi

Hisarcıklıoğlu, “Harvard’a göre, Türkiye kendi liginde 2020'ye kadar dünyanın en hızlı büyüyen ikinci ülkesi olacak. IMF’e göre Türkiye kendi liginde 13'üncü ülke olacak.
İçimize kapanıp kavga edersek IMF'nin, içimize kapanmayıp üretime odaklanırsak Harvard’ın tahmini tutar. Harvard potansiyele bakıyor. Türkiye'de bu potansiyel var. Kavga etmeyelim, geleceğimize odaklanalım.” Şeklinde öngörüyü paylaştı. 
Hisarcıklıoğlu küresel krizin gelişen ülkeleri daha çok etkilediği, gelişmiş ülkelerin 2005-2007 büyüme hızının yüzde 2,7 iken son 3 yılda bu hızın yüzde 1,6 ya düştüğü, gelişen ülkelerin büyüme hızının yüzde 7,9'dan yüzde 4,7'e düştüğü rakamlarıyla büyüme farkının gelişmekte olan ülkelerde daha yüksek olduğunu söyledi.
Küresel olarak 2016 kolay bir olmayacağını, gelişen ülkelerdeki ekonomik sıkıntıların devam ettiğini, Türkiye'nin en uzun sınır hattını bulunduğu Suriye'de çatışmaların sürmesine rağmen, yarın neyi daha iyi yapabileceğimizi, risklere değil fırsatlara odaklanırsak başarabileceğimizi söyleyerek “Türkiye zor bir coğrafyada ve zor bir dönemden geçiyor. Böyle dönemlerde ülkenin meselelerini daha orta vadeli bir perspektiften bakmanın daha sağlıklı olacağını düşünüyorum. Bugünlerde tam da böyle bir dönemdeyiz.”  Değerlendirmelerinde bulundu. 

Dünya ekonomisin profilini iş makinaların satışı ile değerlendirmenin yöntemiyle dünyadaki altyapı yatırımlarının durumunu gösterdiğini ifade etti. - Küresel ekonominin toparlanmasına dikkat çekti.  
Son dönemde gelişmekte olan ülkelere para girişi ile ilgili olarak  " Avro bazlı faizlerde sıfıra doğru gidiş görülüyor. Avro bölgesinde bankaların kredi hacmi uzun dönem sonra artmaya başladı. Bu güzel bir gelişme. FED'in faiz artışını yavaşlatması, Avrupa Merkez Bankasının faizi sıfıra yakınlaştırması sonucu gelişmekte olan ülkelere 37 milyar dolar para girdi. Bunun 1 milyar doları ülkemize dışarıdan geldi." 
Hisarcıklıoğlu özetle, "Hükümet eylem planına odaklandı. Geçen hafta son 3 ayda gerçekleşen reformlar açıklandı. AB sürecinin canlanması, petrol ve doğalgaz fiyatlarının düşmesiyle azalan enerji maliyetleri, kamu disiplininin sürmesi bizim için büyük fırsat. Özel sektör borcuna karşılık risk yönetiminde tecrübelendi.  Türkiye'nin başarısı reformların yapılmasına ve hükümetin takipcisi olmasına bağlı.”

“Geçen yıl 2014'e göre finans sektöründe yüzde 10, tarımda yüzde 7,6, turizmde yüzde 4,6, eğitimde yüzde 5,4'lük büyüme yakalandı. Sanayi, Türkiye ortalamasının altında yüzde 3,8 olarak büyüdü. Yüzde 4'lük büyümenin 3,7'sinin iç tüketimden geldi. Yatırımların katkısı yüzde 0,9, ihracatın katkısı yüzde -0,3 başarılı bir büyüme için bu 3 kalem dengede olması gerekli.”  
“Kamu bütçesi çok iyi yönetiliyor  Avrupa Birliğinin 28 ülkesinin 22'sinden iyi konumdayız.”
“2014-2015 mukayesesi yapıldığında cari açıkta iyileşme var. Toplam cari açığın 44 milyar dolardan 32 milyar dolara düştü. 2016'da 35 milyar dolar cari açık bekliyoruz.” 
 "Gece ışıklarını tüm Anadolu'ya yaydık, sıra parlatmakta. Uzaydan çekilen fotoğraflara göre, ışıma ne kadar yoğunsa, zaman içinde ne kadar yoğunlaşıyorsa, orada refah düzeyinde bir artış olduğu varsayılıyor.”    
"Şirketlerimizi yaşatıyoruz ama büyütmekte sıkıntı çekiyoruz. Nasıl büyüteceğimizi öğrenmeliyiz"
 "E-ticareti kullanmalıyız"
“Sanayide gelecek 3 temel teknoloji etrafında şekillenecek. Biyoteknoloji, nanoteknoloji ve bilgi-iletişim teknolojisi." Şeklinde özetle bilgileri verdi.
yilmazparlar@yahoo.com